ben küsüm eski bir dostumla. dost deyince de üzülüyorum, arkadaşım dersem eski günlerimize ayıp ediyormuşum gibi geliyor. üniversiteden beri can ciğer arkadaştık biz. ne olduysa son beş senede oldu. önce dostlar arasındaki teklifsizlik terk etti bizi, sonra güven. karşılıklı suçlamalar arası düzeltme çabaları, eskiye özlemler derken bir gün bağlar tamamen kopuverdi. o gün bugündür dişimin arasına yuva yapmış bir et parçası gibi bu küslük hali. hiç unutturmuyor kendini. hem karşı tarafa hak veriyorum, hem ona öfkemi yenemiyorum, insan arkadaşıyla neden bu hale gelir diyorum. ama her şey insan için değil mi diyor bir ses bana. banane diyorum o sese kızgınlıkla. ben sadece arkadaşımla küs hissetmiyorum ki kendimi. üniversite, sonraki on sene derken, geçmişimin kocaman bir kısmına sırt çevirmiş hissediyorum kendimi. böyle olunca o kadar öfkeleniyorum ki ona. şimdi kimbilir nasıl anlatmıştır beni diyorum. annesi babası ablaları, ortak dostlarımız... sevdiğim bütün o insanlar onun yüzünden ne kadar yanlış tanıyorlardır beni. haksızlığa uğramanın verdiği yürek burgusu nasıl da sızlatıyor içimi. sanki sütten çıkmış ak kaşıkmışım gibi. yine de en çok kendime hak veriyorum, elimde değil. hayalimde konuşmalar yapıyorum ortak arkadaşlarımızla, durumu bir de benden dinletiyorum onlara. beni haklı buluyorlar tüm bu konuşmalarımda. hayal de olsa haklı bulunmak suçluluk duygumu hafifletiyor benim. sonra haklı olmak falan önemini yitiriyor. biz diyorum niye böyle olduk. nasıl böyle oluruz? canım, sevgili arkadaşım biz neden böyle olduk? neden böyle olmasına izin verdik? böyle olmasına izin verdiğin için sana çok kızgınım, çok kırgınım. ne kadar üzülüyorum biliyor musun? öyle çok üzülüyorum ki hissizleşiyorum. daha sonra vedalaşıyorum eskiyle. anlıyorum ki biz değişirken başka yollar, başka doğrular seçmişiz kendimize. ve bu yolda tolerans tanımamışız birbirimize. biliyorum bu konu kurcalamaya devam edecek rüyalarımı ve düşüncelerimi ama bazen vedalaşıp her şeyi olduğu gibi kabul etmek gerekiyor demek ki. susuzlukta içilen bir yudum su gibi. ferahlatıcı ama yeterli mi? değil sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder