31 Ağustos 2013 Cumartesi

Ruhi Mücerret


Okuduğum kitapların fotoğraflarını çekip koymayı pek sevdim. Özellikle bu fotoğraf süper oldu bence. Sanki kitabın ortasında minik bir tv var ve siz bu yazıyı okurken ben Cüneyt abimin büyük macerasını izlemeye devam ediyorum. Ayrıca kitabı okuduğumu ispat etmese de, inandırıcılığımı kuvvetlendiriyor, sizi temin ederim ki bana inanma ihtimaliniz beni çok mutlu ediyor:) Ruhi Mücerret, Murat Menteş'in üçüncü kitabı. Diğer iki kitabı Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım çok eğlenceli kitaplardı. Dublörün Dilemması hakkında bir şey yazmamışım ama oradaki Albino kahraman ve onun sevdiği kıza duyduğu aşk hala aklımda. Diğer iki kitapla aynı hızda okumama rağmen Ruhi Mücerret'i neden sevemedim açıklamaya çalışayım. Kitabı 3-4 günde okudum, başlangıçta süperdi. Ama sonra işler çığırından çıkmaya başladı. Bakın nasıl oldu?
 
Kitaba adını veren Ruhi Mücerret İstiklal Savaşı'nın son gazisi, 100 yaşında. Savaşla ve hayatla ilgili süper laflar ediyor. Bir türlü ölmüyor oluşunu ise epey kafaya takıyor. Minibüs yazısı tadındaki bazı bölüm başlıkları çok güzel. "kaderini çizerken cetvel kullanamazsın" buna özellikle bayıldım. Civan Kazanova, Masum Cici, Serpil Silahlıperi, Fujer Fuji, Avni Vav, Nazlı Hilal ve oğlu Ozan kitabın diğer karakterleri. Tamam, diğer iki kitap ta gerçek üstü olaylar içeren, mizah yönü kuvvetli romanlardı ama ne kadar absürd olurlarsa olsunlar kendi içlerinde bir tutarlılıkları vardı. Bu kitapta o tutarlılığı bulamadım ben. Ayrıca buradaki absürdlük dozu biraz fazla geldi bana. Her şey daha da ilginç olsun diye iyiden iyiye kasılmış gibi. Mesela öldü sanılan Civan seneler sonra ortaya çıkıyor, üvey babasını görmeye gidiyor, Kamuran isimli üvey baba geçen zaman içinde Kamu isimli bir trans bireye dönüşmüş. Elbette ki bu olabilir ama o zaman bu dönüşüm hikayesi de biraz daha yer bulmalı kendine. En azından bir bölüm ya da biraz konuşsun Kamuran ne oldu, niye oldu diye. Hikaye başladığı yerde bitiyor, o zaman söz etmenin anlamı ne? Küçük Ozan kitabın bir yerinde Civan'a dayı diyor, sonrasında amca, ki aslında amcası. Tamam bu hata bir kere oluyor ama böyle şeyleri kafaya takarım ben, film seyrederken de kapı açık bırakılmaya görsün, o kapının önünde şaşkın halde beklerim. Sonrasına aklımı veremem, çünkü inandırıcılık biter. Öyle oldu işte. Ama ben Murat Menteş'i çok severim, bir sonraki kitabını yine iple çekerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder