27 Temmuz 2010 Salı

Ölüm bir varmış bir yokmuş

Jose Saramago' nun Ölüm bir varmış bir yokmuş isimli kitabından bahsetmek istiyorum bugün. 'Ertesi gün hiç kimse ölmedi' diye başlıyor kitap ve aynı cümleyle de bitiyor. Günlerden bir gün, bir yılbaşı akşamında, hikayemizin geçtiği memlekette kimseyi öldürmemeye karar veriyor ölüm. Yeni yılla birlikte memleketteki tüm insanlar ölümsüzlüğe kavuşuyor. Önceleri coşkuyla karşılanan bu durum, ölümsüzlüğün getirdiği sorunlar ortaya çıktıkça büyük bir kargaşaya neden oluyor. Çünkü, ölümün öldürmekten vazgeçmekle vadettiği ölümsüzlük, sonsuz gençlik pınarı anlamına gelmiyor. İnsanlar hastalanmaya, yaşlanmaya, kazalar geçirmeye, birbirlerini öldürmeye teşebbüs etmeye devam ediyor, ta ki son nefeslerine kadar her şey daha öncesi ile aynı seyrediyor, ama o son nefes bir türlü verilemiyor. Kitap yeni düzene insanların uyum sağlamaktaki başarısını öyle güzel anlatıyor ki hayran kalmamak elde değil. Karakterlerin birbirleri ile konuşmaları aynı paragraflar içerisinde ard arda verilmiş. Şöyle yani: 'Nasılsın? İyiyim, sen nasılsın? Ben de iyiyim. Banyo yapmam lazım...'Uzun konuşma cümleleri arasında hangi lafı kim dedi karışıyor başlangıçta ama alışınca süper valla. Başbakan ile dini liderin konuşmaları şahaneydi mesela. Yine hikayeye döneyim. Ölüm verdiği 6 aylık aradan sonra işe geri dönüyor, herkes rahat bir nefes alıyor derken, postadan çıkan eflatun zarflar yeni sorunlar başlatıyor...

Okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Özellikle bir kayıptan sonra okumak, benim için kitabı daha da anlamlı kaldı. Teşekkürler Saramago.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder