16 Kasım 2009 Pazartesi

Gecenin sonuna yolculuk ve düşündürdükleri

gecenin sonuna yolculuk, luis ferdinand celine' in kitabı. yaklaşık 600 sayfalık bu kitabı bukowski bir gecede okuyup bitirdiğini söyler, 600 sayfa bir gecede nasıl okunur onu anlatmaz ama. pek sevdiğim tol yazarı (ki sonradan har' ı da yazmıştır) murat uyurkulak, tol çıktıktan birkaç ay sonra gecenin sonuna yolculuk' a bir kitabevinde rastlamış ve kapağını açtıktan sonra bitirene kadar da bırakamamış. celine' i daha önce okumuş olsaydım tol' ü yazmaya cesaret edemezdim der, iyi ki daha sonra okumuş o zaman. gerçi sonradan har' ı da yazdı diye tekrar ediyorum ama.

kitap hakkında yazılacak çok şey var ama anlatmak istediklerimi tam olarak anlatabilir miyim acaba? öfkeli, karamsar, ağzı bozuk, karamsar, manyakça, karamsar...ve daha bir sürü şey, ama karamsar.  kahraman bardamu' yu, gregory house' u sever gibi seviyorsunuz ya da tam tersi denmeli bardamu daha eski yaşına hürmet etmeli. bu arada her ikisinin de doktor olması da hoş bir rastlantı. neyse kitaba döneyim,  zaman zaman oha diyorsunuz, zaman zaman hak veriyorsunuz, ama kesinlikle tepkisiz kalamıyorsunuz. karşı tarafta olumlu ya da olumsuz bir tepki uyandıran, eni konu iz bırakan insanları çok severim. bıraktığı olumsuz tepkiye aldırmadan hayvanlığa devam edenlerin cesaretine ise hayranımdır, ama içinde bir parça iyilik olmak kaydıyla tabi, daha doğrusu kabalığı iyiliğinden ve derin bilgisinden geliyorsa...

kitaptan bir pasajla bitireyim öyleyse, muhakkak okuyun önerisiyle birlikte:
"...gerçek şu ki tapındığımız en kutsal şey kokumuzdur. tüm sıkıntımızın kökünde iyisiyle kötüsüyle bir sürü yıl boyunca hep jean, pierre ya da gaston olarak kalmak zorunda oluşumuz yatıyor. şu bizim bedenimiz, yani o kıpır kıpır, sıradan moleküller sayesinde tanınmaz hale gelen nesne, bu rezil sürüp gitme maskaralığına karşı hep isyanları oynamaktadır. moleküllerimizin, bu yavrucakların tek arzusu, bir an önce, evrene dağılıp, ortadan kaybolmaktır! sonsuzluğun boynuzladığı 'bizler' olmakla yetinmek onlara acı veriyor. biraz cesaretimiz olsa paramparça olurduk, günden güne bunun eşiğinden döneriz. en sevdiğimiz işkencemiz işte oracıkta, kendi tenimizde yatmaktadır, gururumuzla birlikte, atomik nitelikte...."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder