20 Mayıs 2010 Perşembe

Yeniçeri Ağacı

Jason Goodwin' in Yeniçeri Ağacı isimli romanıyla ilk karşılaşmamız bir arkadaşımın kitap listesinde oldu. 'Nasıl acaba? Alayım mı ben bunu Kamil?' dememe kalmadı, Kamil kitabı listeme ekleyiverdi.  İstanbul' un eski zamanlarında geçen kitapları çok severim zaten, e buna bir de polisiye örgüsü eklenmiş, içimde Yonca Evcimik şarkıları çalmaya başladı 'ballı lokma tatlısı, aman hadi hayırlısı' türküsüyle beklemeye başladım kitabı. Geldikten sonra bir süre de o bekledi sırasını. Sonunda ikimiz de mutlu mesut kapattık kitabı. Ciklet manisi tadındaki sözlerime son verip sadede geleyim isterseniz.
Yeniçeri Ocağının kanlı bir şekilde ortadan kaldırılmasının (Vaka-i Hayriye) üzerinden 10 yıl geçmiş, aradan geçen onca zamana rağmen yerine kurulan Sekban-ı Cedid ordusu kimselere rüştünü ispat edememiştir. İki hafta sonra dönemin padişahı II. Mahmut, orduyu teftiş edecektir, amaç ordunun güvenoyu kazanmasıdır. Ancak ordunun gelecek vadeden dört parlak subayı ortadan kaybolmuş, birinin cesedi devasa bir kazan içinde pişirilmiş olarak bulunmuştur. İzleyen günlerde diğer subayların cesetleri de şehrin farklı noktalarında, halkı galeyana getirecek kadar korkutucu vaziyetlerde bulunur. Eş zamanlı olarak sultanın gözdeleriden biri haremde boğularak öldürülür ve Valide Sultan' ın Napolyon' un hediyesi mücevherleri çalınır. Sultan olsun, Serasker olsun derdi olan hızlılığı ile ünlü haremağası Yasin' den çözüm emretmektedir. Tüm bu cinayetler ne amaçla işlenmektedir? Öldürülen subaylarla sarayda işlenen cinayet arasında bir bağ var mıdır? 10 yıl önce köklerinin kazındığı sanılan yeniçeriler yeni orduyu devirip eski düzeni geri getirmeyi mi planlamaktadır? Hadım dedektifimizin tüm bu karmaşayı çözmesi için 10 günü vardır.

Kitap arka kapağı gibi bir yazı oldu üstteki paragraf, ama çok beğendiğimi söylemeliyim bu kurmaca kitabı. Kahraman Yasin ile beraber İstanbul' un iki yüz yıl önceki sokaklarında gezinmek oldukça keyifliydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder