15 Mayıs 2010 Cumartesi

Yüzünde Bir Yer

Sema Kaygusuz ile tanışmam Yere Düşen Dualar isimli ilk romanı ile olmuştu. Çok beğendiğim bu kitabı aylar önce okumuş, sonra da Sema Kaygusuz' un başka kitabı var mı acaba  kaygusuna düşmeden unutuvermiştim. Ne de olsa insan güzel şeyleri unutmayı daha çabuk başarıyor. Geçenlerde kitapçıda gezinirken Sandık Lekesi ile Yüzünde Bir Yer isimli kitaplarını görünce  güzel hatıralarım canlandı, ikisini de alıverdim. Sandık Lekesi okuduğum en güzel öykü kitaplarından biriydi, çarçabuk da bitiverdi. Yüzünde Bir Yer ise ince bir merakla elden düşmeyen, ama sayfaları arasında ilerlemenin epey güç olduğu, ağır tempolu bir kitap oldu benim için. İkinci tekil şahıs kullanılarak yazılmış olmasını da pek sevemedim karagözlüm. Dersim katliamından sağ kurtulduktan sonra  bu konuda büyük bir suskunluğa bürünen babannesinden miras kalan utanç duygusu ile yine babannesinin anlattığı Hızır hikayelerinin kesiştiği...yok ne yapsam  bu cümleyi toparlayamayacağım, bıraktım, böyle darmadağın kalsın. İçkin, tartım, eğretilemeli, kendilik değeri, eyleyen gibi normal dilde çok da kullanılmayan kelimelerin yer aldığı kimi cümleler öylesine ağır geldi ki taşımak da zorlandım. 'Bir şeye ad vermek onu kendine alışmaya zorlamaktır.' gibi harika cümlelerle karşılaştım, kutsandım.

Kadının üç tane kitabını okumuşsun, ikisini belli ki pek beğenmişsin, gidip niye daha az beğendiğini yazıyorsun, ayıp değil mi derseniz bu da benim dilemmam derim, evet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder